6 Aralık 2020 Pazar

Kendi Hikayeni Kendin Yaz!


En uzak tepenin ardında hayat canlanmaya başladı, güneşin kızıllığı sarı tepeleri aydınlattı. Nazlı yükselen güneş koyunları uyandırdı, küçük yavrular yerinde duramıyor, debeleniyordu. Biraz daha yükselen güneş sonunda tepenin diğer tarafına da yüzünü gösterdi. Toprak yavaştan ısınmaya başladı, güneş kızıllığını kaybediyordu. Evlerin duvarları kızıldan sarıya doğru renk geçişleri yapıyordu ki birazdan hepsi göz alıcı sarıya esir olacaktı. Horozlar da ötmeye başladı ve artık vakit tamamdı, uyanma  vakti. Yeni güne umutla uyandı, yarı doğrulduğu yatağında ellerini iki yana açarak esnedi, gerildi. Sabah mahmurluğunun onu etkisi altına almasına izin vermeden ivedi bir hamle ile yataktan kalktı. Günaydın diye bağırıp elini yüzünü yıkamaya gitti. Annesinin fırından yeni çıkardığı o taze sıcak köy ekmeğinin kokusu çoktan tüm evi sarmıştı. Sıcacık taze köy ekmeği... Neşeli bir şekilde mutfağa girdi. Koca ve kalın bir dilim kestiği ekmeğin üzerine sürdüğü yağ daha ekmeğin sonuna gelmeden sürer sürmez eridi, geriye köy tereyağının ekmek üstündeki sarı rengi kaldı. Üzerine başka bir şey sürmeksizin kocaman bir lokma ısırdı. Tüm ruhu minnet duygusuyla doldu. Hayatta olduğu için, sağlıklı olduğu için, yemek yiyebildiği için ve yiyebilecek bir şeyi olduğu için şükretti. Şükredecek ne çok şey vardı!

Kayıp Satırların Hüznü


Bir gece yarısı, aniden, kayıp satırların hüznü aldı beni benden

Yine bir gece yarısıydı, uyku tatlıydı ama satırlar dökülüvermişti zihnimden

Ardı arkası kesilmeden bir şiir bitmişti aniden

Dedim ya uyku tatlıydı, ranza da iki katlıydı 

Kim kalkacaktı yerinden?

Üç kez tekrarlamıştım satırları içimden, sorsan ezberlemiştim

Akıl o ya, sabaha yazarım dedim

Ne kâğıt kalem alıp karaladım ne de baş ucumdaki telefona not ettim

Dedim ya uyku tatlıydı, ranza da iki katlıydı

16 Aralık 2019 Pazartesi

Özür


Ben daha önceden de kırıldım birkaç yerimden
Kırıldım da belli etmedim sana olan sevgimden
Sadece samimi bir özür bekledim senden
Bekledim de beklediğime erişemedim, neden?

25 Şubat 2019 Pazartesi

Biraz Empatiye Ne Dersin?


İnsanlar yargılamak konusunda o kadar aceleci ki bir an bile düşünüp olayın ardına arkasına bakmayı düşünmüyorlar. Direkt olarak aklına ilk gelenleri söylüyorlar ve genelde de acımasızca yorum yapıyorlar. Neden bu kadar kindar olduk ki? Biraz empati, biraz karşıdakini anlamaya çalışmak ve dahası karşıdakinin bakış açısıyla olaylara bakmak demiyorum bakmaya çalışmak bu kadar zor olmamalı. Özellikle de sosyal medya ortamında insanlar o kadar düşüncesiz ve acımasız ki en kötü şeyleri, nefret dolu söylemleri bir an bile düşünmeden yazıyor, bir ekranın arkasına sığınmak bu kadar kolay işte...

15 Şubat 2019 Cuma

Merak ve Zamana Bırakma Sanatı

      

         İnsanoğlu, varoluş itibarı ile meraklı bir yapıya sahiptir, bazı şeyleri deneyimlemek ve sonucunu görmek ister. Bu merak sayesinde gelişen bilim dallarından biri de arkeolojidir. İnsanoğlu, kendinden önce yaşayan insanları ve diğer canlıları merak etmiştir. İster yüz yıl önce olsun ister bin yıl önce olsun Dünya üzerinde belli bir süre yaşamını sürmüş varlıkları bilmek ve onların hayatlarına dair ipuçlarını bulmak için yola çıkan insanların en büyük dürtülerinden biri meraktır. Merakın iç içe olduğu başka bir alan ise felsefedir, öyle ki Platon "Felsefe, merakla başlar." der. İnsanoğlu merak eder, düşünür, sorular sorar ve kendince bir sonuca ulaşır. 

24 Nisan 2018 Salı

Macarca Sınavı (Bir Erasmus Macerası)

 
(Fotoğraf bana aittir, 2 Ekim 2015) 

     Macaristan'da Erasmus yaptığım zamanlardan kalma bir anım, arkadaşım ve benim için adeta ölüm-kalım meselesine dönüşen bir sınav hikayesi, tıpkı sinema filminden bir kare gibiydi, şanslıydık ve hep şans bizimle oldu...

24 Mart 2018 Cumartesi

At that time


When you arrive the place you're supposed to arrive,
I will not be here and looking for you,
This rain must have stopped at the time.