(Fotoğraf bana aittir, 2 Ekim 2015)
Macaristan'da Erasmus yaptığım zamanlardan kalma bir anım, arkadaşım ve benim için adeta ölüm-kalım meselesine dönüşen bir sınav hikayesi, tıpkı sinema filminden bir kare gibiydi, şanslıydık ve hep şans bizimle oldu...
O günü hiç unutmuyorum, Macarca sınavımız vardı, sınavdan önce Vaci Utca'daki WestEnd alışveriş merkezine gittik, bayağı bi zaman harcadık orada, sonra her zaman kullandığımız güzergahtan okula gitmek istedik. Ama olmadı. Neden mi? Çünkü bizi yeni yollar, yeni keşifler ve stresli bir yolculuk bekliyordu. Çift yön hattının son durağı olan Lehel ter'e geldik, her zaman orada bekleyen sarı sevimli tramvay orada yoktu, ben de şaka amaçlı "Sakın tramvay çalışmıyor olmasın?" dedim, niyetim ciddi değildi ama durakta kocaman "NO SERVICE" yazısını görünce kısa süreli bir şok yaşadık. Hemen otobüsle gitmeye karar verdik, fakat ne hangi durağa gideceğimizi ne de hangi otobüsü kullanmamız gerektiğini biliyorduk. Daha önce oradan tramvay dışında bir şey ile okula gitmemiştik. Tramvayın arka çaprazında göze çarpan durağa koştuk, insanlara mı sorsak yoksa 32 numaralı Beke ter'in gidiş mi yoksa dönüş yolunda olduğunu bilmeden binip risk mi alsak bilemedik. Macarcamız yok ve Macarların da İngilizcesi yok, hemen duraktaki haritayı kontrol ettik ve durakta şans eseri bekleyen 32 numaralı Beke ter'e kendimizi attık, gözümüzü yoldan ayırmıyor, pür dikkat okulun olduğu sokağı yani Frangepan Utca'yı arıyorduk, bir anda okulun sokağından değil de arka taraflarında bir yerden geçip okulun olduğu caddeye uğramadan gideceğini fark ettik, güzergah tahmin ettiğimiz gibi çıkmadı, daha fazla bu çevreden uzaklaşmamak için indik okula yakın bir çevrede olduğumuzu tahmin ediyorduk ama hangi yöne gideceğimizi bilmiyorduk. Bir sağa bir sola bakarak, nerenin bize daha tanıdık geldiğini kestirmeye çalışıyorduk ve sonra birden hangi yöne doğru gideceğimizi içgüdüsel olarak belirleyip caddenin karşısına geçip sol tarafa doğru yaklaşık on dakika boyunca koştuk. Koşarken aklımdan "ya yanlış yöne koşuyorsak ve koşmaya başladığımız yere geri dönmek ve aksi yöne doğru koşmamız gerektiğini öğrenirsek ne olacak?" diye düşüncelerin geçmesine engel olamıyordum. Az ilerde bizim koştuğumuz yönün zıttına yani bize doğru yürüyen birini fark ettik, biraz daha koşup onun yanında durduk. Kodalanyi Janos Foiskola'nın nerede olduğunu nefes nefese sorduk, bunu sorarken "n'olur bizim koştuğumuz yönde olsun" diye dua ediyordum. Çocuk emin olmadığını ve doğru yönde olabileceğimizi söyledi, bir nevi varsayım ya da teselli diyelim, aldığımız cevap bizi tatmin etmese de caddeyi yarıladığımız için koşmaya devam ettik, bu sırada sınav çoktan başlamıştı. Az ilerde okulun binasını görünce az biraz daha koşmak için cesaretlendik ama o kadar yorulmuştuk ki, okula vardığımızda üç kat daha koşmak için mecalimiz kalmamıştı. Sınava tam yirmi dakika geç kaldık, soluk soluğa sınıfa girdik, Macarca öğretmenimiz kapıda bizi görünce hayır anlamında bir işaret yaptı, anlatmak için rica ettim ve masasının yanına eğilerek sessizce tramvaydaki hat çalışmasından dolayı yaşanan aksiliği anlattım, tramvay hattı bizim okulun önünden de geçtiği için bu gerçeği o da biliyordu. Başta biraz katı olsa da öğretmenimiz sonunda bizi sınava kabul etmişti. Hemen kağıtları aldık ve öğretmen masasının önündeki sıraya oturduk. Artık bize düşen nefesimizi düzenleyip bir an evvel sınava başlamaktı, aksi taktirde bir de yüzsüzlük yapıp ek süre isteyemezdik :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
EĞER TESADÜFEN YA DA HERHANGİ BİR ŞEKİLDE BU YAZIYA ULAŞTIYSANIZ VE OKUDUYSANIZ, LÜTFEN YORUM YAPIN! :)
Yorumlarınızı bekliyorum...
---
Waiting for your comments...