Size acı ve keder veren bir şeyi kabullenmek ne kadar zamanınızı alır? Bakın unutmak demiyorum, çünkü bu mümkün olan bir şey değil, benim kastettiğim bu olguya alışmak, onunla barışık yaşamaya başlamak yani onu kabullenmek. Başka bir anlamda ise olguyu göz ardı etmeden tüm iyi ve kötü yanlarını masaya yatırıp düşünmek, bunları bilmek ve bunun geçmişte kaldığına inanarak daha doğrusu değiştirilemez olduğunu kabul ederek yaşamını sürdürmektir. Bu şuraya yazıp anlattığım kadar kolay değil maalesef. Bazen aylarımızı, belki de yıllarımızı alır. İlk başta bir şok evresi vardır, henüz olay yenidir ve sürekli onunla ilgili pişmanlık ya da üzüntü beyninizi kemirir. Burada değil olguyu kabullenmek olguya alışmayı dahi aklınızdan geçirmezsiniz, ki doğal olan da budur.
Şok evresinden sonra alışma evresi devreye girer. Bu evrede yavaştan yavaştan olguya alışma, onun varlığına inanma, olanlara inanma yani bir nevi olayı var sayma evresidir. Pişmanlık dürtüsünü harekete geçiren pek çok şey ile karşılaşılır. Bir olay, bir nesne, bir koku bile geçmişte olan olguyu hatırlatıp üzüntüye sebep olabilir. Anının taze kalmasını sağlayan bu tür şeyler her seferinde daha derin bir üzüntüye yol açar ve bu da kişiyi içten içe yıpratır. Üzüntü veren kişi ya da olay her ne ise onu unutmak ya da unutmaya çalışmak suçluluk duygusuna neden olabilir ki bu durumda kişi olayı unutmaya çalışmanın ya da alışmanın karşıdaki kişiye haksızlık olduğu düşüncesine kapılır. Bu düşünceye yoğunlaştıkça olayları daha çok irdeler ve hatta bazen kendine kendisinin olmayan hataları dahi yükler. Bir düşüncenin bizi nasıl ele aldığını fark ettiniz mi?
Üçüncü ve son evre, bu evrede kişi olgunun değiştirilemez olduğunu kabul eder. Konuyu değiştirilemeyecek özellikte ele alır ve bir kere daha irdeler fakat bu irdeleme diğerlerinden farklıdır, eskisi gibi "keşke, olmasaydı, yapsaydım, yapsaydı" gibi cümleler yerine "böyle oldu, böyle olması gerekti." tarzında daha barışçıl bir yaklaşım izler. Artık ileriye dönük neler yapabileceğiyle ilgilenir. Bunun telafisini eğer yapabiliyorsa gelecekte yapmayı amaçlar, eğer yapamıyorsa bu olguya alışmayı amaçlar. Bu kısımda her şey pozitiftir. Acı ve derin pişmanlık yerini yeni bir bakış açısına yani kabullenmeye ve bununla yaşamayı öğrenmeye bırakmıştır. Bundan sonra olay hatırlansa dahi kişi kendine bu kabullenmeyi hatırlatarak derine inmeyi de kendine yasaklamış olur.
Pek çok insan ikinci evrede takılıp kalır ve bu evreye geçemez. Oysaki mutlu bir yaşam için insanın kabullenmeyi de öğrenmesi gerekir. Bu evreyle kişi olguyu unutma amacı gütmeden olanların farkına vararak daha bilinçli bir şekilde yaşamına devam etmeyi amaçlar. Kendinizi bitirmeden sizi bitiren şeyleri bitirin. İyi günler dilerim...
Unuttum dediğim herşeyde anladım ki sadece kendimi kandırıyomuşum. Buyüzden artık unutmak istediğim şeyleri kabulleniyorum daha tabi bazı kayıpları insan kabullenemiyor kast ettiğim bu tür kayıplar değil sonuçta dünyanın sonu değil diyorum kendime.
YanıtlaSilÖlüm gibi durumlar daha zor tabii ki Allah başa vermesin...
SilKabullendim çoğu kabullenmek istemediklerimi..Kabullenmeyi öğrenmeden yaşamak zor. İkinci evrede takılmak insanı saplantılı hale getirir..
YanıtlaSilKesinlikle öyle ve sağlığımızı da olumsuz etkiler...
SilKabul etmek,gerçekten de önemli bir aşama :))
YanıtlaSilÖyle :)
SilKabul etmek yeni bir adımı atabilmenin ilk adımı.
YanıtlaSilÇok doğru Tugay Bey!
SilKabul etmeyi çok güzel anlatmışsınız. Çok güzel bir yazı olmuş. Takibe aldım :)
YanıtlaSilTeşekkür ederiim!😊
SilGeldim canm takipde ediyorum.g üzl bir yazı olmus.Kabul ettiğin zaman her şeye bir adım atmış olursun 😃
YanıtlaSilKesinlikle! Kabul etmeye başladığın an engeller bir bir azalmaya başlıyor.
Sil''Oysaki mutlu bir yaşam için insanın kabullenmeyi de öğrenmesi gerekir. ''
YanıtlaSilgerçekten öyle bunu öğrenemeyen insan sürekli mutsuz oluyor
sevgiler:)
Yorumunuz için teşekkürler, sevgiyle kalın...
Sil