Bir trenin düdüğü çalıyor uzun uzun,
Uzak diyarlara ben geliyorum dercesine,
Karşıdaki dağların karları bizi selamlıyor,
Oysa burada güneş yüzümü yakıyor,
Manzara sık sık değişiyor,
Kimi tepelerin ardında evlerin ışıkları yanıyor,
Ağaçlar ufacık bir rüzgarda sallanıyor,
Bacalarından duman tüten evlerde kim bilir kimler yaşıyor,
Koyu bir sohbet öncesi soba üzerinde çay kaynıyor,
Biz ise bu koca kalabalık içinde yalnızız...
Bulutlar yavaştan dağılıyor,
Güneş tepenin arkasına kaçıyor.
Gökyüzü iyiden iyiye kızıllaştı,
Bu soğuk kış gününü acı kömür kokusu sardı,
Son durak bize biraz daha yaklaştı,
Herkesi bir heyecan aldı,
Kimi çantasına kimi paltosuna sarıldı,
Şimdi vakit kapıda bekleme vakti,
Oturanlar inmek için ayakta duranlardan daha aceleci,
Oturanlar inmek için ayakta duranlardan daha aceleci,
Ne tesadüf ki; birbirini iterek kapıya yaklaşanlar
Birbirini iterek yer kapanlarla aynı.
Ve, o son düdük çalıyor,
Yabancılar bir bir trenden iniyor.
Birbirini iterek yer kapanlarla aynı.
Ve, o son düdük çalıyor,
Yabancılar bir bir trenden iniyor.
Diğer yabancılar bir bir trene biniyor,
Bir yolculuk biterken bir diğeri başlıyor...
Esra KURTULDU
Bir yolculuk biterken bir diğeri başlıyor...
Esra KURTULDU
Kaleminize sağlık ..
YanıtlaSilTeşekkürler :)
Sil