Dikkat, Viyana İçerir! :)
27.10.2015, Salı
Museum Quarter'dan çıktık, trene yetişmemiz lazım. Mariahilfer straße'den hızlıca gidiyoruz, baktık olmadı biraz da koşuyoruz, yol bitmiyor, zaman azalıyor. Tabana kuvvet diyerek biraz daha hızlandık, olacak gibi değil. Yol kalabalık, cadde ışıklarla dolu, dükkanlardan şarkı sesleri yükseliyor, hava kararıyor. Bana Taksim'i anımsatıyor.
Koşmaktan yorulduk ve trene son 10 dakika kaldı, umutlar azalıyor, muhtemelen diğer trene kaldık diyoruz. Bir yandan da belki son sürat koşarsak bir ihtimal yetişiriz diyoruz. Tüm bunlar anlattığımdan çok daha az bir zamanda gerçekleşiyor. Trene yetişmek için koşmalı mı yoksa zaten yetişemeyeceğiz deyip yürümeli ve biraz daha sokağı seyre mi dalmalı? Bilemiyoruz, karar vermek için yoldan geçen iki kişiye ingilizce soruyoruz. "How long does Westbahnhof take from here by walking?" Kız yanındaki arkadaşına soruyor, "5 dakika alır mı ya?", bu cümle karşısında hepimiz bir ağızdan "5 dakika mı?" diye sevinç çığlıkları atarcasına soruyoruz. Anlıyoruz ki kızlar, burada yaşayan Türklerden. Sen Viyana'ya git, orda onca yaşayan yabancı içinden Türk birine sor. Türkçe cevap al, bunu özlediğimizi farkediyoruz. Dünya'nın büyük ama bir o kadar da küçük bir yer olduğunu farkediyoruz tekrar. Bizi şaşırtan ve hatırladıkça gülümseten bir anı kazınıyor hafızılarımıza. Bu arada zaman geçiyor ve istesek de yetişemeyeceğimizi farkediyoruz, caddenin tadını çıkarıyoruz, içinden şarkı sesi yükselen bir dükkana giriyor ve kendimizi kaybediyoruz, en azından sonraki trene kadar...
Acele etmemek lazim...
YanıtlaSilBir sonraki varken:-)
Umut güzel dir ama sonucu belli olacak sey için umuda gerekyok bence....
YanıtlaSil