6 Aralık 2020 Pazar

Kendi Hikayeni Kendin Yaz!


En uzak tepenin ardında hayat canlanmaya başladı, güneşin kızıllığı sarı tepeleri aydınlattı. Nazlı yükselen güneş koyunları uyandırdı, küçük yavrular yerinde duramıyor, debeleniyordu. Biraz daha yükselen güneş sonunda tepenin diğer tarafına da yüzünü gösterdi. Toprak yavaştan ısınmaya başladı, güneş kızıllığını kaybediyordu. Evlerin duvarları kızıldan sarıya doğru renk geçişleri yapıyordu ki birazdan hepsi göz alıcı sarıya esir olacaktı. Horozlar da ötmeye başladı ve artık vakit tamamdı, uyanma  vakti. Yeni güne umutla uyandı, yarı doğrulduğu yatağında ellerini iki yana açarak esnedi, gerildi. Sabah mahmurluğunun onu etkisi altına almasına izin vermeden ivedi bir hamle ile yataktan kalktı. Günaydın diye bağırıp elini yüzünü yıkamaya gitti. Annesinin fırından yeni çıkardığı o taze sıcak köy ekmeğinin kokusu çoktan tüm evi sarmıştı. Sıcacık taze köy ekmeği... Neşeli bir şekilde mutfağa girdi. Koca ve kalın bir dilim kestiği ekmeğin üzerine sürdüğü yağ daha ekmeğin sonuna gelmeden sürer sürmez eridi, geriye köy tereyağının ekmek üstündeki sarı rengi kaldı. Üzerine başka bir şey sürmeksizin kocaman bir lokma ısırdı. Tüm ruhu minnet duygusuyla doldu. Hayatta olduğu için, sağlıklı olduğu için, yemek yiyebildiği için ve yiyebilecek bir şeyi olduğu için şükretti. Şükredecek ne çok şey vardı!
-----------------
En uzak tepenin ardında hayat canlanmaya başladı, güneşin kızıllığı sarı tepeleri aydınlattı. Nazlı yükselen güneş koyunları uyandırdı, küçük yavrular yerinde duramıyor, debeleniyordu. Biraz daha yükselen güneş sonunda tepenin diğer tarafına da yüzünü gösterdi. Toprak yavaştan ısınmaya başladı, güneş kızıllığını kaybediyordu. Evlerin duvarları kızıldan sarıya doğru renk geçişleri yapıyordu ki birazdan hepsi göz alıcı sarıya esir olacaktı. Horozlar da ötmeye başladı ve artık vakit tamamdı, uyanma  vakti. Yeni güne nefretle uyandı, yarı doğrulduğu yatağında ellerini iki yana açarak esnedi, gerildi. Sabah mahmurluğunun onu etkisi altına almasına izin verdi ve yerinde bir o yana bir bu yana dönerek söylendi. Ne vardı da bu saatte ötüyordu bu horozlar? Zorla kalkıp somurtarak elini yüzünü yıkamaya gitti. Annesinin fırından yeni çıkardığı o taze sıcak köy ekmeğinin kokusu çoktan tüm evi sarmıştı. Sıcacık taze köy ekmeği... Somurta somurta mutfağa girdi. Koca ve kalın bir dilim kestiği ekmeğin üzerine sürdüğü yağ daha ekmeğin sonuna gelmeden sürer sürmez eridi, geriye köy tereyağının ekmek üstündeki sarı rengi kaldı. Üzerine başka bir şey sürmeksizin isteksizce küçük bir lokma ısırdı. Tüm ruhu öfkeyle doldu. Erken uyandığı için, horozların sesiyle uyandığı için ve ekmek çok sıcak olduğu için. Öfkelenecek ne çok şey vardı!
---------------------------

Aynı kişi, aynı sabah, farklı iki hikaye... 
Nasıl bakarsan öyle görürsün, nasıl düşünürsen öyle şekillendirirsin. Potansiyelin farkına var ve kendi hikayeni kendin yaz!

4 yorum:

  1. Hayatımıza hangi pencereden bakacağımıza kendimiz karar veririz. Olumsuzluklarla baktığımızda hayatımızı  zorlaştırmaktan başka bir şey yapmamış oluruz. Çok güzel yazmışsınız elinize sağlık:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne kadar doğru! Yorum için teşekkürler! 🎊

      Sil
  2. o taze sıcak köy ekmeğinin kokusu buralara kadar geldi... kaleminize sağlık..
    bysosyolog.blogspot.com

    YanıtlaSil

EĞER TESADÜFEN YA DA HERHANGİ BİR ŞEKİLDE BU YAZIYA ULAŞTIYSANIZ VE OKUDUYSANIZ, LÜTFEN YORUM YAPIN! :)

Yorumlarınızı bekliyorum...
---
Waiting for your comments...