10 Eylül 2016 Cumartesi

İlkokul ve Öz güven


Sizce hayatınızın en önemli kısmı hangisi? İlkokul öz güveninizi etkiler mi? Akran zorbalığının ileri dönemdeki etkileri nelerdir? Öğretmenin öz güven oluşumuna katkısı nedir? (Öz güven, evet ayrı yazılıyor, buradan kontrol edebilirsiniz.) Bugün sizlerle bunları konuşmak istiyorum. Öğrendiğim kadar anlatmak, fark ettiğim kadar fark ettirmek istiyorum. Öncelikle ilkokul deyince aklınıza neler geliyor?
Teneffüs aralarında oynanan oyunlar, beslenme saatleri, temizlik kontrolü vesaire. Peki biraz daha düşününce sürekli tahtaya kalkan, sınıfta diğer çocuklardan daha çok aktif olan arkadaşlarınız da aklınıza geldi mi? Onları hatırladınız mı? Sizce sınıfta arka planda kalmayı diğer arkadaşlarınız mı seçti yoksa buna itildiler mi? Bana göre bir çoğumuz buna itildik. Zaman geçtikçe bu duruma alıştık ve öğretmenlerin biz olmasak bile sürekli aktif olan birkaç kişiyle ders işleyeceğini düşündük. Öyle de oldu. Bu yüzden yavaş yavaş kabuğumuza çekildik, sonra da parmaklarımızı yere indirdik. Daha az umursamaya başladık. Oysaki bana göre sınıfta bizi sürekli tetikte tutan bir şey olmalı. Kimin ne zaman söz alacağı ya da kimin tahtaya kalkacağı belli olmamalı. Olabildiğince her çocuğun tahtada kendini ifade etmesine izin verilmeli, bir topluluğa hitap etmeyi, utanmamayı öğrenmeliyiz. Özellikle de anasınıfı ve ilkokulda "tahta fobimizi" yenmeliyiz. Benim de yaşadığım şeylerden biri olan "cevabım doğru değilse herkes bana güler" gibi basit şeylerin önüne geçmeliyiz. Bu çok basit bir şey gibi görünüyor olabilir fakat daha sonraki yıllardaki öğrencinin kendini rahat ifade edememesi strese ve manevi anlamda doyumsuzluğa neden oluyor. Bildiği halde parmak kaldıramamak, bildiğini gösterememek ve öğretmenden yeteri kadar övgü alamamak... Bu açıdan çocuklardan çok sevgili öğretmenlerimize iş düşüyor. Her çocuğu biricik ve özel görmek, onların farklı dünyalarını korumak ve onlara bu anlamda özel hissettirmek bizim boynumuzun borcu. Ayrıca ben, bir çocuğun başarısında dersi sevmekten ziyade dersi sevdirmenin önemini yadsınamaz bir gerçek olarak görüyorum. Başta dersten hoşlanmıyor olabilir fakat o dersi zevkli hale getirmek, tabuları yıkmak, onları psikolojik anlamda sağlıklı ve kendisiyle barışık bir birey haline getirmek bizim elimizde. Nitekim biz öğretmenler,  öğrencilerimize her zaman yeni ufuklara yelken açma cesaretinde bulunmayı pek tabii öğretebiliriz. Belirlediğimiz farklı stratejilerle onları derse katılmaya daha istekli hale getirebiliriz, sınıfın derse katılımını homojenleştirebiliriz. Bu bakıma yazımı okuyan siz değerli okurlarım ve sevgili öğretmen arkadaşlarım sınıfta karşılaştığınız diğer sorunları ve çözüm yollarını bizimle bu konu altına paylaşmanızı rica ediyorum. Eklemek istediğiniz ya da eksiğimiz varsa tamamlamanızı birlikte tam olmayı, bir olmayı umut ediyorum. İyi günler dilerim. Sevgiler...


6 yorum:

  1. Cok guzel bir yazi olmus ellerinize saglik 😊

    YanıtlaSil
  2. İlkokul bence çok önemli özgüven için bundan yoksun yetiştirildiğimi düşünüyorum ilkokulda döven hocalar mantığı vardı

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maalesef fakat hala geç değil en azından bizim çocuklarımız için inşallah bazı şeyler değişecek...

      Sil
  3. İlkokul bence herkes için hayal kırıklığından başka değil özellikle yeni eğitim ve öğretim sistemi berbat Tarih Konulu yeni siteme beklerim sizleri İzlemeye alırsanızda sevinirim http://www.tarihbilgileri.net/ iyi günler :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuz için teşekkürler, verdiğiniz linke mutlak birileri uğrayacaktır. Sizi izlemeye aldım, siz de izleyin ve takipte kalın lütfen! İyi günler dilerim.

      Sil

EĞER TESADÜFEN YA DA HERHANGİ BİR ŞEKİLDE BU YAZIYA ULAŞTIYSANIZ VE OKUDUYSANIZ, LÜTFEN YORUM YAPIN! :)

Yorumlarınızı bekliyorum...
---
Waiting for your comments...