Bazen bir yazmak geliyor bana ki hem de ne yazmak. Yazarak kaybolmak istiyorum düşüncelerimin içinde. Ne kadar sürer, konu nereye gider bilmeden yazmak. Olduğu gibi, geldiği gibi, elimden kaleme döküldüğü gibi plansız. Öylece yazmak... Bir de kanıma işledi şu devrik cümleler. Kurallı ve düz anlatımlar tat vermez oldu. Kimileri devrik cümlenin yarattığı etkiden habersiz, bana yazılarında çok devrik cümle var diyor. Ah bilmiyorlar ki bilerek yapıyorum, inanmıyorlar ki. Bir şeylerin arkasına sığındığımı, eleştiri kabul etmediğimi sanıyorlar, halbuki yanılıyorlar. Benim devrik cümlelerin büyüsüne kapılmış olmam asıl neden!
Bu aralar ilham da çok sık uğrar oldu ama biraz yarım yamalak kalıyor. İçim coşuyor, beynimde fırtınalar kopuyor da tam istediğim gibi yazamıyorum. Düşünceler ve düşlediklerim yeni yeni uçmayı öğrenen bir kuş misali çırpınıyor avuçlarımda. Bunlar yazma sürecinin karın ağrısı sanırım. Eğer aklımda fikre ait düşünceler olmasa, ilham yarım gelse bu kadar üzülmem, tamam derim eksik olan bu. Ama her şey bu kadar tam iken bu tutukluk da neyin nesi? Bazen patlamaya hazır bir volkan gibi gelir, geleceğini bilirsin, hazırlıklarını yapar beklersin. Geldiği anda da direk işe koyulur yazarsın. Bazen de yıllardır uykuda olan bir yanardağ gibiyken birden patlamaya karar verir. İşte o zaman yapman gereken tek şey; ne iş yapıyorsan bir kenara bırakmalı ve lavları oluk oluk kağıda akıtmalısın. Genellikle böyle zamanlarda her şey o kadar net ve hazırdır ki elin bile aklındakilere yetişemez ve bu binde bir olur. Farkında olmadan belleğine attığın olaylar ve düşünceler yoğunlaşmış, kendi halinde süzgeçten geçmiş ve artık zamanı gelmiştir. Zihin onu dışarıya atmak, rahatlamak ister. Böyle oluyorsa şanslısın. Bir aralar evet böyleydi şanslıydım ama bu aralar yanardağ sadece kaynıyor...
Bazen çok rahat yazabiliyorken bazen elim klavyeyr gitmiyor anlayabiliyorum.
YanıtlaSilPeki sizce sizinki hangisinden kaynaklı? İsteksizlikten mi üşengeçlikten mi yoksa fikir eksikliğinden mi oluyor?
Sil