Otobüste
giderken çocuğunuz sıkıldığı için çığlık atarak ağlamaya başlasa ne yaparsınız?
Çocuğunuzu susturmaya çalışırsınız, baktınız olmadı işe yaramıyor "Bak
şoför amca kızıyor, bak teyze cıs yapar" dersiniz, ya da bir çoğumuz bunu
deme kapasitesine sahip diyelim. Peki bu ne kadar doğru? Daha küçük yaşlarda
ona çevreden korkmayı aşılıyoruz ister istemez, bunu şekillenmeye hazır olan
taze psikolojilerine ilmek ilmek işliyoruz. Erasmus boyunca bulunduğum
Budapeşte'de yoğun geçen bir günün ardından eve gitmek için otobüsteyiz,
yol biraz uzun ve yer yok, ayakta duruyoruz. Yanı başında ayakta beklediğim
kişilerin ikisi arkadaşlar, kadınlar kucaklarında çocukları konuşuyor,
aradan biraz zaman geçiyor ve çocuklardan biri ağlamaya başlıyor. Çocuk kendini
annesinin kucağından yere atıyor, ayaklarını yere vuruyor, kafasını şiddetlice
sallıyor, kadın kendini zor koruyor. Otobüstekiler bir anda ne oluyor diye
bizim olduğumuz yöne bakıyor. Kadın bir kaç kere gayet sakin bir şekilde çocuğu
uyarıp kucaklıyor, çocuk tekrar aynısını yapıyor feryat figan, kadın çocuğu
kucaklayıp yerden kaldırmaya devam ediyor. Sanırım bu olay en az 10 dakika
boyunca aynı şekilde sürdü. Kadın sabrını korudu ve hiç bir şekilde çocuğu
korkutup susturmaya çalışmadı. Biz olsak bu kadar sabreder miydik? Muhtemelen
önde ya da arkada oturan bir amca "Sus/Ağlama bak yoksa kızarım"
diyerek susturmayı denerdi. Otobüsleri
severim, çünkü çok farklı insanlar var ve size bolca gözlem yapabilme
şansını sunuyor. Yine böyle günlerden biriydi. Her zamanki gibi ayaktayız bu
sefer orta kapıya yakın bir yerde, bir sonraki durakta inmek için
oturdukları yerden bir anne ve çocuk kalktı, yanımıza geldi,
bekliyorlar. Çocuk sanıyorum 6-7 yaşlarında, elinde kocaman bir ayısı var, sıkı
sıkı tutuyor, bir yandan da direğe sarılmış. Annesinin elinde inanın hiç bir
şey yok. Görüntü biraz tuhafıma gitti, biz olsak oyuncağı çocuktan alır, elini
de sıkıca tutardık, yani ben olsam öyle yapardım herhalde. Kadının
hareketlerini inceledim, çocuğu düşmesin diye her an tetikte, ama çocuğa kendi
başına bir şeyleri başarması için de şans vermeyi ihmal etmiyor. Küçük gibi
görünse de bence bu olay çocuğun bize bağımlılığını ve kendine olan
inancını şekillendirebilecek bir olaydı.
Dikkatimi
çeken diğer olaylardan biri de, ki bu olaya bir çok kez şahit oldum, çocuğun
özgürlüklerini gereksiz yere kısıtlamamaları. Bu da ne demek diyebilirsiniz,
anlatayım hemen. Almanya'dayken teyzemlerle parkta dolaştığımız bir anda,
uzakta 2-3 yaşlarında bir kız çocuğu, koca bir çamur göletinin ortasında ayaklarını
yere vurarak koşuyor. Çamurun hemen dış kısmında da annesi, gülerek onu
alkışlıyor, kız annesinden böyle bir tepki alınca haliyle aynı hareketi bir
kaç kez daha tekrarlıyor. Kızın botları çamura bulanmış bir durumda, üstü başı
battı, en sonunda çamurun içinden çıkıp annesine doğru koştu, annesi elinden
tutup yürümeye devam etti hiç bir şey olmamış gibi. Biz nasıl tepki verirdik
yazmama gerek yok sanırım. Demem o ki,
çocuklara zararı dokunmayacak konularda daha az kısıtlayıcı olmaya özen
gösterelim, yapmasını istediğimiz şeyleri zorla çocuğa dayatmayalım ve çocuğu
dış faktörlerden korkutarak istediğimizi yaptırmaya çalışmayalım, lütfen!
:)
Daha
mutlu, daha güçlü ve öz güvenli yarınlara, inşallah!
Ne kadar doğru tespitler bunlar.. Çocuklara yaşının gerektirdiği kadar güven aşılayalım ki kendi ayakları üzerinde durabilsinler..
YanıtlaSilAma kendini yere atan çocuk örneğinde ben ne kadar dayanabilirdim bilmiyorum. Biraz zor bir durum..
Kesinlikle haklısınız, gerçekten zor ve fazla sabır gerektiriyor. Güzel yorumunuz için teşekkür ederim :)
Sil